Bireyin, en sade vatandaşın ön plana çıkması, kendisine özgü bir kimlik sahibi olması, tarihte bini aşan yıllar süren bir dönemin sonucunda gerçekleşmiştir. Bütün toplumlarda bu alanda öncelikle bayraklar ya da anıtlara konulan ve toplumsal birliği belirten simgelerle ilk adımlar atılmıştır. Arkasından, hükümdarlar ya da cihangirler gibi yönetimin en üstüne yerleşenlerin kimliğini öne çıkarma süreci başlar.Bireyin bunlara saygı duyması doğaldı. Ancak daha çok ilgisini çeken, günlük yaşamının güvencesini oluşturan madenî paraların geçerliliğini sağlayan üzerlerindeki işaretler olmuştur. Bu Damga’lar -kişi simgesi taşısalar da taşımasalar da içerdikleri altın ya da gümüşün değerinin güvenliğini belirledikleri için önem taşıyorlardı. Unutmamak gerekir ki insanlıkta M.Ö. 7. yüzyıl sonlarından itibaren madenî para üretimi yoğunlaşarak artmış ve daima yeni simgelerin belirmesine yol açmıştır.Bu süreci Türk toplumu da bütün diğer toplumlar gibi aynen yaşamıştır. Bu kitapta amacımız, ilk Türk boylarınınkinden başlayarak, Tamga’nın, sikke ve mangır üzerindeki simgelerin ardından, Dünya Devleti olunca Tuğra’ya varışımızı… Arkasından da bütün dünyadaki gibi her bireyimize kimlik hakkı tanıyan İmza’nın evrimini örneklerle günümüze kadar getirmektir.