AHMET SEMİH TULAY (Arkeolog)Erciş (Van) doğumlu olup, ilk-orta ve lise öğrenimini Denizli’de tamamladı. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Klasik Arkeoloji Bölümü mezunudur. Kütahya, Efes müzelerinde uzmanlık, Kütahya, Diyarbakır müzelerinde müdür yardımcılığı; Aydın-Afrodisias, Aydın-Milet ve Kırşehir müzelerinde müze müdürlüğü görevlerinde bulundu. Türkiye’nin değişik yerlerindeki kazılarda Bakanlık temsilciliği, kurtarma kazılarına başkanlık yaptı. 2004 yılı sonunda kendi isteği ile emekliye ayrıldı. 2005 yılında Muğla- Marmaris Ahmet Urkay Müzesi’nin teşhirtanzimini ve kuruculuğunu yaptı.Yayınlanmış kitapları yanında Türk Arkeoloji Dergisi, Milet Müzesi Yıllığı, Turing, Skylife, Basının Sesi, Cockpit, Afrodisias, Sahne, Aydın Kültür Sanat Bülteni, Marmaris Haber, Yolculuk, Afrodisyas Sanat gibi çeşitli dergilerde çok sayıda bilimsel makale, tanıtım yazısı yayınlandı. Çeşitli gazetelere müzecilik, eski eser v.s. konularında köşe yazıları yazdı. Milet Müzesi Yıllığı’nı, müzecilikle ilgili çok sayıda broşürü yayına hazırladı. Çok sayıda arkeolojik belgesel ve filmlere danışmanlık yaptı. Müzecilik, eski eserler ve özellikle eski eser kaçakçılığı konusunda çeşitli yerlerde konferanslar verdi, seminerlere katıldı.Lise yıllarında yazdığı oyunları sahneye konan Semih Tulay’ın yazdığı, dekor, kostüm ve müziğini düzenlemiş olduğu “Antik Öyküler” adlı tiyatro oyunu 2005 yılında Aydın-Söke, Priene antik kenti tiyatrosunda oynandı. İki sergi açan Semih Tulay amatör fotoğrafçılıkla ilgilenmektedir.
"Abi, sen bu işi sadece yabancıların işi değil deyince bak aklıma ne geldi."
"Ne geldi?"
"Dün öğlen kazıya gelen İstanbullu Almanlardan benim çukurda gördüğüm gözlüklü adam, dün akşam karanlığında salla karşıya, Samsat tarafına geçti."
"Sen bunu nereden biliyorsun Mevlüt?"
"Dün akşam geç saatte değin arkadaşlarla Fırat kıyısında balık tuttuk. O zaman gördüm"
"Yanlış görümüş olmayasın? Çünkü onlar buradan dün öğleden sonra ayrılmışlardı."
"Hayır abi, o adamı iyi tanıyorum. Yabancı plakalı beyaz bir taksi adamı kıyıya bırakıp geri geri döndü."
"Nasıl yabancı plakalı? Urfa dışından mı?"
"Hayır abi. Gavur plakalı. Harfleri çoktu ve plakanın yanına büyük bir D harfi konmuştu."